-
SOKULLU MEHMET PAŞA KÜLLİYESİ
Sultanahmet Meydanı’ndan Kadırga’ya doğru inen Şehit Mehmet Paşa yokuşu üzerinde yer alan külliye, 1572 yılında yaptırılmıştır. Külliyenin kim tarafından yaptırıldığı tartışmalıdır. Sokullu Mehmet Paşa’nın vakfiyesinde caminin eşi İsmihan (Esmahan) Sultan’a hediye olarak paşa tarafından yaptırıldığı yazılıdır ancak İsmihan Sultan’ın vakfiyesinde ise külliyenin kendisi tarafından yaptırıldığı yazar. Buna göre İsmihan Sultan babası II. Selim tarafından kendisine […]
-
TİCARET MEKTEBİ BİNASI
Sultanahmet Meydanı’nın güney ucunda, Örme Sütun’un biraz ötesinde bulunan bina, meydandaki yeni sayılabilecek eserlerden olmasına rağmen hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Binanın 1883 yılında Orman, Maadin ve Ziraat Nezareti (Bakanlığı) için inşa edildiği ve o dönem Ticaret Nezareti ile birleşmiş olan bu nezarete bağlı olarak “Hamidiye Ticaret Mekteb-i Âlîsi” ismiyle okul olarak kullanılmaya başlandığı bilinmektedir. […]
-
İBRAHİM PAŞA SARAYI
İhtişamı ile döneminin en dikkat çeken sivil mimari eserlerinden biri olan İbrahim Paşa Sarayı’nın yapılış tarihi ve mimarı kesin olarak bilinmemekle birlikte tartışmalar II. Bayezid dönemi ve dönemin Hassa Mimarbaşısı Acem Ali üzerinde yoğunlaşmaktadır. At Meydanı Sarayı olarak adlandırılan yapının Kanuni Sultan Süleyman tarafından veziriazamı Pargalı İbrahim Paşa adına tüm masrafları sultan tarafından karşılanarak 1521 […]
-
BÜYÜK TİYATRO
Her ne kadar günümüze ulaşamasa da İstanbul’un da tipik Roma şehirlerinde olduğu gibi amfitiyatroya sahip olduğu bilinmektedir. Hatta şehirde Büyük Tiyatro (Theatrum Majus) ve Küçük Tiyatro (Theatrum Minus) olarak adlandırılan iki adet amfitiyatro bulunmaktaydı. Bu tiyatrolar, Byzantion’u fethederek İstanbul’u Roma İmparatorluğu’na bağlayan İmparator Septimus Severus döneminde inşa edilmiştir. Tiyatroların yerleri kesin olarak bilinmese de Küçük […]
-
TAŞ KOLTUK
Sultanahmet Camii’nin avlusunda bulunan, yekpare taştan yontma bu mütevazı koltuk zamanında şehrin en ihtişamlı yapısı olan Hipodrom’un bir parçasıydı. Seyirci oturma sıralarının bir parçası olan taş koltuk yaklaşık 1800 yıldır At Meydanı’nında yaşananların tanığı olarak bugün hala meydanı izlemeye devam etmektedir. Taş koltuğun tanıklık ettiği olaylar saymakla bitmez. Hipodrom’da yer aldığı dönemlerde; vahşi hayvanlara karşı […]
-
PİSKOPOSLUK SARAYI / SAMPSON HASTANESİ
Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda, Bâb-ı Hümâyûn’dan girildiğinde sol taraftaki eski Karakol Binası’nın arkasında, Aya İrini ile Sur-u Sultani’nin arasında kalan kalıntılardır. Karakol Binası, Aya İrini ve Saray Surları arasında kaldığından çoğu kimse tarafından fark edilmemektedir. Doğu Roma İmparatorluğu’na ait olan kalıntıların yakın zamana kadar Sampson Hastanesi’ne ait olduğu görüşü hâkimken, son dönemde Piskoposluk Sarayı’na ait […]
-
AYA İRİNİ
Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda, Bâb-ı Hümâyûn’dan girildiğinde sol tarafta bulunan ve bugün müze vasfında bulunan yapıdır. “Kutsal barış” anlamına gelen Aya İrini’nin yerinde bulunan ilk kilise, Büyük Konstantin (I. Constantinus) tarafından daha önce burada bulunan Artemis, Apollon ve Afrodit tapınaklarının kalıntıları kullanılarak IV. yüzyılın başlarında yaptırılmıştır. 532 yılındaki büyük Nika İsyanı sırasında yakılan ahşap kiliseyi, […]
-
DEFTER-İ HAKANİ BİNASI
Sultanahmet Meydanı’na bakan bina, Defter-i Hakani Nezareti (Tapu ve Kadastrodan sorumlu Devlet Bakanlığı) olarak 1910 yılında inşa edilmiştir. 17. yüzyılın ortalarından itibaren Divan-ı Hümayun’un önemini kaybederek sadece elçilerin karşılandığı sembolik bir mekana dönüşmesiyle birlikte devletin idari merkezi de Bâb-ı Âli’ye kaymıştır. Başta Sadrazamlık olmak üzere çoğu devlet kurumu Bâb-ı Âli tarafına taşınırken muhtemelen Nişancılığın eski […]
-
RÜSTEM PAŞA ÇEŞMESİ
Nakilbent Sokak üzerinde, Hipodrom’un sphendone olarak adlandırılan ve günümüzde ayakta kalmış tek kısmı olan duvara bitişik halde bulunan çeşmedir. Üzerindeki kitabeden anlaşıldığı üzere Kanuni Sultan Süleyman’a sadrazamlık yapmış olan Rüstem Paşa tarafından 1554 yılında yaptırılmıştır. Rüstem Paşa, Osmanlı tarihinin en zengin ve en şöhretli sadrazamlarından biridir. Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan ile de evlenerek […]
-
RÜSTEM PAŞA ÇEŞMESİ
Küçük Ayasofya Sokak ile Kaleci Sokak’ın kesiştiği köşede Çardaklı Hamam’ın duvarı önünde bulunan çeşmedir. Üzerindeki kitabeden anlaşıldığı üzere Kanuni Sultan Süleyman’a sadrazamlık yapmış olan Rüstem Paşa tarafından 1554 yılında yaptırılmıştır. Dolayısıyla duvarına bitişik olduğu Çardaklı Hamam’ın bir parçası değildir. Rüstem Paşa, Osmanlı tarihinin en zengin ve en şöhretli sadrazamlarından biridir. Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah […]
-
LAUSOS SARAYI
İmparator II. Theodosius’un mabeyincisi Lausos tarafından 415-420 yılları arasında inşa ettirilen saraydır. Bugün İbrahim Paşa Sarayı, Eski İstanbul Adliyesi ve Firuz Ağa Camii arasında kalan, Mehmet Akif Ersoy Parkı olarak adlandırılan alanda bulunur. Günümüze kadar ayakta kalamamış olan yapının bazı duvar kalıntılarına park içerisinde rastlamak mümkündür. Park içerisindeki kalıntıların bir kısmı Lausos Sarayı’na ait olmakla […]
-
ANTIOCHOS SARAYI / EUFEMİA MARTİRİONU
İmparator II. Theodosius’un baş mabeyincisi (praepositus sacri cubiculi), eğitmeni ve saray nazırı (cubicularius), soyluluğunu belirten “Patricius” ünvanına sahip, Pers kökenli Antiochos tarafından 414-433 yılları arasında inşa ettirilen saraydır. Bugün İbrahim Paşa Sarayı, Eski İstanbul Adliyesi ve Firuz Ağa Camii arasında kalan, Mehmet Akif Ersoy Parkı olarak adlandırılan alanda bulunur. Günümüze kadar ayakta kalamamış olan yapının […]
-
BİNBİRDİREK SARNICI
Binbirdirek Sarnıcı, Sultanahmet Meydanı’nın yakınında, Eski Adliye Binası’nın karşısında bulunmaktadır. Yerebatan Sarnıcı’ndan sonra İstanbul’da bulunan ikinci en büyük hacimli sarnıçtır. Yapım tarihi ile ilgili iki farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilkine göre; sarnıç 4. yüzyılda İmparator I. Konstantin (Constantinus) zamanında yaptırılmıştır. Sarnıcı yaptıran kişi ise İstanbul’un başkent olmasından sonra şehre yerleşen Roma senatörlerinden Filoksenus (Philoxenus)’tur. Filoksenus, […]
-
YEREBATAN SARNICI
İhtişamı ve güzelliği nedeniyle “Yerebatan Sarayı” olarak da isimlendirilen sarnıcın günümüzdeki girişi Ayasofya Müzesi’nin karşısında yer alan Yerebatan Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Yerebatan Sarnıcı, 532 yılında Doğu Roma İmparatoru I. Jüstinyen (Justinianos/Iustinianus) tarafından inşa ettirilmiş olup, sarnıcın yerinde eskiden Stoa Bazilikası’nın bulunması nedeniyle “Bazilika Sarnıcı” adıyla da anılmaktadır. Sarnıç, imparatorluğun yönetim merkezi olan Büyük Saray’ın su […]
-
ESKİ ADLİYE BİNASI
Sultanahmet Meydanı’nda İbrahim Paşa Sarayı’nın arkasında yer alan ve 1955 – 2012 yılları arasında İstanbul Adliyesi olarak kullanılan binadır. 1949 yılında düzenlenen yarışmayı kazanan Türk mimarlar Sedat Hakkı Eldem ve Ord. Prof. Emin Halid Onat’ın projesi esas alınarak inşa edilmiştir. 1951 yılında inşasına başlanan bina 1955 yılında hizmete açılmıştır. 4.000 m² alan üzerine kurulmuş olan […]
-
ÇUKUR ÇEŞME
Çukur Çeşme, Sultanahmet Meydanı’nda İbrahim Paşa Sarayı’nın sol bitişiğinde bulunan, Üçler Çeşmesi olarak da anılan çeşmedir. Sultanahmet Camii’nin inşası ile meydanın zemin seviyesinin yükselmesi sonucu çeşme zemin seviyesinin altında kalmış, bu nedenle “Çukur Çeşme” olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Çeşmenin kitabesi kayıp olduğundan hakkında kesin bilgiler vermek zordur. Ancak su yolları hakkındaki tarihi kaynak ve belgelerden 16. […]
-
ÇUKUR ÇEŞME KALINTISI
Ayasofya’nın güney cephesinden yaklaşık 25 metre uzaklıkta, bugün parmaklıklarla çevrili olan alanda toprağa gömülü halde bulunan çeşmedir. 2011 yılında yapılan kaldırım yenileme çalışması sırasında tesadüfen bulunan çeşmenin, bugün sadece tonoz kısmı toprak yüzeyinde görülebilmektedir. Sultanahmet Meydanı’nın öteki ucunda bulunan benzeri gibi bu çeşme de bir çukur çeşmedir. Sultanahmet Camii’nin inşası ile meydanın zemin seviyesinin yükselmesi […]
-
ALMAN ÇEŞMESİ
Alman Çeşmesi, Sultanahmet Meydanı’nın kuzey ucunda bulunan ve çevresindeki diğer tarihi eserlere göre oldukça yeni ve farklı bir stile sahip olan çeşmedir. Alman İmparatoru Kayser II. Wilhelm’in 19 Kasım 1898 tarihindeki İstanbul’u ikinci ziyaretinin hatırası olarak Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit’e hediye edilmiştir. Tabi ki bu hediye karşılıksız kalmamış, II. Wilhelm bu ziyaretinde İstanbul-Bağdat Demiryolu inşasının […]
-
FİRUZ AĞA CAMİİ
Firuz Ağa Camii, Sultanahmet Meydanı ile Divanyolu Caddesi’nin kesiştiği köşede bulunmaktadır. Sultan II. Beyazıt’ın hazinedarbaşısı olan Firuz Ağa tarafından 1490-91 yıllarında yaptırılmıştır. Firuz Ağa hayır işlerine oldukça önem veren biri olarak birçok vakıf işlerinde bulunmuştur. 1546 yılına ait İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri’ne göre Firuz Ağa’nın caminin yanında bir muallimhanesi, Havza’da medresesi, Semendire Kalesi ile Saray […]
-
CEVRİ KALFA SIBYAN MEKTEBİ
Cevri Kalfa Mektebi, Divanyolu Caddesi üzerinde Firuz Ağa Camisi’nin karşısında yer almaktadır. Sultan II. Mahmut tarafından, kendisinin hayatını kurtaran ve aynı zamanda hazinedarbaşılığını da yapmış olan Cevri Kalfa (Usta) hayrına 1819-20 yıllarında inşa ettirilmiştir. İstanbul’daki en büyük sıbyan mektebidir. Cevri Kalfa, Çerkez asıllı bir harem görevlisi olup, Osmanlı Devleti’nin tarihindeki önemli saray kadınlarından biridir. 1807 […]
-
ALAY KÖŞKÜ
Alay Köşkü, Bâb-ı Âli’nin karşısında, Gülhane Parkı’nın Soğukçeşme Kapısı’nın solunda, Topkapı Sarayı surlarının Alemdar Caddesi’ne bakan burçlarının üstünde yer almaktadır. Geçmişte köşkün şu andaki yerinde, Fatih Sultan Mehmet zamanında yapıldığı düşünülen aynı isimli ahşap bir köşk bulunduğu bilinmektedir. Köşkün pencere kemerlerinde bulunan tunç harfler ile yazılmış manzum kitabesinden mevcut köşkün, eski köşkün konumuna göre daha […]
-
DİKİLİTAŞ
İmparator I. Konstantin (I. Constantinus)’in İstanbul’u imparatorluğun başkenti ilan etmesinin ardından inşa ettirdiği Hipodrom, bugün Sultanahmet Meydanı olarak andığımız alanda bulunmaktaydı. Meydanda gördüğümüz dikilitaş ve sütunlar da Hipodrom’un ortasında ayırma seti olarak bulunan “spina” denilen bölümün üzerinde bulunan anıtlardan geriye kalanlardır. Spinanın üzerine süs amacıyla konulmuş bir çok eserin daha olduğu bilinse de günümüze sadece […]
-
GOTLAR SÜTUNU
Gotlar Sütunu, Gülhane Parkı’nın sahile yakın kesiminde bulunmaktadır. İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethinden önceki devirden kalmış olan sütun, şehrin en eski anıtlarından biridir. Günümüze gelinceye kadar pek az değişikliğe uğramıştır. İsmini, sütunun kaidesinde bulunan yazıdan alan anıtın 4. yüzyıldan kaldığı düşünülmektedir. Mavi damarlı prokonnessos mermerden yapılmış olan sütun, üç basamak üzerine oturtulmuş bir kaide ve yekpare […]
-
BÂB-I ÂLİ
“Yüce Kapı” anlamına gelen Bâb-ı Âli’nin günümüze kadar gelen ana kapısı, Cağaloğlu semtinde, Alemdar Caddesi üzerinde, Alay Köşkü’nün karşısında yer almaktadır. Bâb-ı Âli; hükümet kapısı, paşa kapısı, yüksek kapı gibi isimler ile de anılmaktadır. Osmanlı Devleti’nin klasik döneminde devletin yönetim merkezi Topkapı Sarayı içerisinde yer alan Divan-ı Hümayun idi. 17. yüzyılın ortalarından itibaren Divan-ı Hümayun […]
-
YILANLI SÜTUN
I. Konstantin (I. Constantinus)’in İstanbul’u Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan etmesinin ardından giriştiği büyük imar çalışmaları kapsamında inşa ettirdiği Hipodrom günümüzde Sultanahmet Meydanı olarak anılan alanda bulunmaktaydı. Meydanda gördüğümüz dikilitaş ve sütunlar da Hipodrom’un ortasında ayırma seti olarak bulunan “spina” denilen bölümün üzerinde bulunan anıtlardan geriye kalanlardır. Spinanın üzerine süs amacıyla konulmuş bir çok eserin daha […]
-
ZEYNEP SULTAN CAMİİ
Zeynep Sultan Camii; Alemdar Caddesi üzerinde, Gülhane Parkı’nın karşısında yer almaktadır. Camiyi yaptıran Zeynep Asime Sultan, Lale Devri padişahı olan III. Ahmet’in (1703-1730) dünyaya gelen 31 çocuğundan biridir. Sultan III. Ahmet’in çocuklarının çoğu küçük yaşta ölmüş, bununla beraber iki erkek çocuğu (III. Mustafa ve I. Abdülhamit) daha sonra padişah olarak tahta çıkmıştır. Cami, barok üslupla bulunduğu yerin […]
-
HACI BEŞİR AĞA CAMİİ
Hacı Beşir Ağa Cami, Fatih’in Alemdar Mahallesi’nde, Alay Köşkü Caddesi ile Hükümet Konağı Sokak’ın kesiştikleri yerde, İstanbul Hükümet Konağı ile Babıâli’nin yakınında yer alan aynı isimli külliyenin içinde yer almaktadır. Camiyi inşa ettiren Beşir Ağa (1654-1746), 18. yüzyılda yaşamış şöhret sahibi bir dârüssaâde ağası (kızlar ağası)dır. Küçük yaşta İstanbul’a siyahî bir köle olarak getirilen Beşir […]
-
ÖRME SÜTUN
Büyük Konstantin (I. Constantinus)’in İstanbul’u Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan etmesinin ardından inşa ettirdiği Hipodrom, bugün Sultanahmet Meydanı olarak andığımız alanda bulunmaktaydı. Meydanda gördüğümüz dikilitaş ve sütunlar da Hipodrom’un ortasında ayırma seti olarak bulunan “spina” denilen bölümün üzerinde bulunan anıtlardan geriye kalanlardır. Spinanın üzerine süs amacıyla konulmuş bir çok eserin daha olduğu bilinse de günümüze sadece […]
-
CAĞALOĞLU HAMAMI
Cağaloğlu Hamamı; Yerebatan Caddesi’nin devamında sağa doğru sapan, hamam ile aynı adı taşıyan sokak üzerinde, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yanında bulunur. Hamam’ın bulunduğu semte adını veren İtalyan asıllı Cigalazade Yusuf Sinan Paşa 16. yüzyıl Osmanlı sadrazamlarından biri olup, günümüzde İran Konsolosluğu ile İstanbul Erkek Lisesi’nin bulunduğu yerde görkemli bir sarayının olması nedeniyle semt de […]
-
KÜÇÜK AYASOFYA CAMİİ
Sultanahmet Meydanı’nın güneybatısından denize doğru inerken tren yolunun hemen yanında, Cankurtaran ile Kadırga semtlerinin kesiştiği alanda, bulunduğu mahalleye adını veren küçük bir cami ile karşılaşırız. Küçük ve mütevazı görüntüsünün aksine mimarisi ile yeni bir çağ açan, ilginç hikayeler barındıran bir yapıdır Küçük Ayasofya. Kilise olarak inşa edilen yapının asıl ismi Sergios ve Bakhos Kilisesi idi. […]
-
ÇARDAKLI HAMAM
Kadırga Semti’nde Küçük Ayasofya Camii’nin biraz kuzeyinde bulunan bir Osmanlı hamamıdır. Bugün tam bir harabe halinde olmasına rağmen sıra dışı mimarisi ile İstanbul’un en önemli hamamları arasındadır. Kapısının üstündeki üç satırlık kitabesinden hamamın 909 yani miladi olarak 1503/1504 yılında II. Beyazıd’ın Bâbüssaâde Ağası (Kapı Ağası) Hüseyin Ağa tarafından inşa edildiği anlaşılmaktadır. Tahrir defterlerinde, hamamın yıllık […]
-
MİLİON TAŞI
Dört bir yanı görkemli yapılarla çevrili Sultanahmet Meydanı’nın kuzeybatısında, hemen yanı başındaki su terazisinin gölgesinde mütevazi bir mermer sütun bulunur. Yakın zamanda, dünya şehirlerine uzaklığını gösteren tabelalar konulana kadar önünden gelip geçenlerin dikkatlerinden kaçan bu taş aslında tarihin bir dönemi için dünyanın merkezi olan noktayı göstermektedir. Miliarium Aureum, yani Altın Kilometretaşı denilen ve kısaca Milion […]